Endüstri 4.0 diyoruz, Eğitim 4.0 diyoruz. Nedir tüm bunlar? Neden adlandırıyoruz?
Çocuklarımız var. Eğitim çok önemli.
Eğitimde yarın ne olacak? Eğitimde bugün ne oluyor? Doğru yolda mıyız?
Bu ve bunun gibi sorular kafamı hep kurcalar. Eğitim benim tutkulu olduğum, içinde bulunduğum, incelediğim konu.
Eğitimde başarılı olmuş ülkeleri incelemek amacıyla her yıl bir zirve organize eden Yarının Eğitimi Platformu, Yıldız Teknik Üniversitesi Kongre Merkezi’nde bir araya geldi. Ben de oradaydım.
Haberiniz var mı bilmiyorum ama eğitimde bir Kore modelinden bir de Finlandiya modelinden sıkça bahsedilir. İki ülke de birbirinden çok farklı eğitim sistemlerine sahip olmalarına rağmen eğitimde çok başarılıdırlar.
Yarının Eğitimi Platformu geçen sene Finlandiya’yı konuk etmiş. Bu sene de Güney Kore’den eğitim uzmanları bilgilerini, deneyimlerini paylaşmak üzere Türkiye’ye gelmişlerdi.
“Yarının Eğitimi Zirvesi”nde konuşan Güney Koreli eğitim uzmanları gerçekleştirdikleri eğitim mucizesini ve ekonomik gelişimi anlattı.
Başarının kaynağında istikrar, sabır ve kültürel olarak eğitime değer vermekten kaynaklandığı ifade edildi.
Eğitim dünyasının yoğun ilgi gösterdiği zirve, Sanbot isimli yapay zeka robotun karşılaması ile başladı.
Robot “Siz insanlar daha yaratıcı olabilirsiniz ama biz daha çalışkanız” dedi.
Yarının Eğitimi Zirvesi’nin, dünyadaki eğitim modellerinden ilham alma ve hayata geçirme projesi olduğunu ifade eden Acıbadem Okulları Genel Müdürü İdris Topçuoğlu zirvenin toplanma nedenini özetle, “Dünyayı gezemeyenler için biz dünyanın eğitimini Türkiye’ye getirmek istedik.” diyerek açıkladı.
Güney Kore Eski Başbakan Yardımcısı ve Gyeonggi Bölgesi Eğitim Müdürü Lee Jae Joung, Seul National Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ki Seok Kim, Biruni Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Yüksel gibi konuşmacıların sunumlarıyla devam eden zirvede eğitimin ekonomi üzerindeki etkisi, öğrenme ve eğitimde güncel konular ve gelişmeler, eğitimde 4.0 ve geleceğin eğitimi, 21. yüzyılda eğitim yöneticiliği, öğretmenlik ve dijital dünyaya uyum, uluslararası eğitim modelleri ve sürecin nasıl yönetildiği gibi eğitime dair konular masaya yatırıldı.
Konuşmasına Türkiye’ye gelir gelmez kendisini evinde gibi hissettiğini, tarihi bağları güçlü iki ülke olduğumuzu ifade ederek başlayan Lee Jae Joung, Güney Kore’de inovatif okul projesine 13 okulla başladıklarını ve şu an bölgelerinde 540 okulun inovatif okul olarak adlandırıldığını söyledi.
Rüya okulu projelerinden bahseden Joung, geleneksel eğitim ile inovatif eğitim modelini karşılaştırdı. Joung,
“Geleneksel eğitim bilgiyi hatırlamak ve cevap vermek demekti. Öğretmenin görevi ise bilgiyi aktarmaktı. Şimdi sanayide 4.0’ı yaşıyoruz. Toplum ve eğitim ilerliyor. Her şey birbiriyle bağlantılı ve akıllı. Bu değişim ve dönüşüm çağında eğitimi nasıl ele almalıyız? Biz, öğretmenlere demokratik yurttaşlığı öğretiyoruz ve öğrencilerine de bunu öğretmelerini istiyoruz. Güney ve Kuzey Kore arasında olumlu adımlar atılıyor. Öğrenciler barış nedir, insanlık haysiyeti nedir gibi kavramları anlasınlar istiyoruz. Amacımız, insanlık barışını koruyacak nesiller yetiştirmek” dedi.
Eğitim ve eğitimin ekonomi üzerinde etkisi üzerine bir konuşma yapan Prof. Dr. Ki Seok Kim, konuşmasına “Türkiye ile Güney Kore’nin ezelden beri kardeş. Türk askeri 1953’e kadar bizimle savaştı. Bu nedenle ben buna ‘kan kardeşliği’ diyorum. Türkiye, bizim için dövüşmekle kalmadı, bizim için okullar da açtı. Bu nedenle, bizim bir başarımız varsa onu sizinle paylaşmalıyız ve birlikte yükselmeliyiz” dedi.
Kore’de eğitimin 1950’den bu günlere geçirdiği serüveni fotoğraflarla anlatan Kim, “Güney Kore, eğitimi merkeze koyan bir ülke ve her aile çocuklarını mutlaka okutur.” dedi. Açık havada, bomba düşen bir yerin yakınında ve çatısı olmayan mekânlarda bile eğitim alan öğrencileri gösterdi.
Prof. Dr. Ki Seok Kim, Güney Kore’de ailelerin eğitime büyük kaynak ayırdığını söyledi. “Kalite gereklidir ancak fırsat eşitliği de önemlidir. Kore’de varlıklı ailelerin çocukları daha başarılı değildir. Süper zengin bir aileden gelmeyenler de yüksek skorlara ulaşabilir” dedi.
Beyin ve öğrenme üzerine konuşma yapan Prof. Dr. Adnan Yüksel, beynin nasıl öğrendiği ve eğitim ürettiği konusunda detaylı bir sunum yaptı. Dünyada en büyük zaferin insanın kendini keşfetmesi olduğunu söyleyen Yüksel, “Taklit yapmayacağız. Kendimize has bir eğitim sistemine ihtiyacımız var. Tek ihtiyacımız çok daha fazla çalışmak” diyerek her ülkenin kendi özgün serüvenini takip ettiğini, Türkiye’nin de mecburen ve mutlaka ilerleyeceğini ancak bunun çok daha erken gerçekleştirilmesi için çok çalışmak gerektiğini ifade etti.
Zirve çok çeşitli konuşmacılarla devam etti.
Benim kendime aldığım notlar işe şöyle:
1.“Yarının Eğitimi” demek “Hayat Boyu Öğrenmek” demek.
Biz kendimiz şu andan ve gelecekten geri kalmamak için sürekli öğrenmeli, yenilikleri takip etmeli, yeniliklere adapte olmalıyız. Çocuklarımız doğal bir merakla dünyaya geliyorlar. Onların merakını bilemeyecek, köreltmeyecek eğitimlere katılmalarını, bu tarz misyona sahip okullara gitmelerini sağlamalıyız.
2.Gelecek için takip etmemiz gereken teknolojiler var:
Yapay Zeka, Arttırılmış Gerçeklik, Maker Hareketi. Bir de takip etmemiz gereken sistemler var: Açık Kaynaklar (Açık İnovasyon, Açık Sermaye, Açık Üretim, Açık Dizayn). Bunları yazılı basın ve internetten sıkı bir şekilde takip edelim. Bu konuya hakim öncü isimleri bulalım. Twitter ve bloglarda bu konuları okuyalım. Yeni çıkan kitapları edinelim.
Yapay zeka, arttırılmış gerçeklik, maker hareketini hem takip etmeli hem de öğrenmeye, kendi işimizde, eğitimde nasıl evrileceğini hayal etmeye başlamalıyız.
Öte yandan tüm dünyada uzun süredir bir Açık Kaynak Hareketi var. Apple’dan başlayarak özellikle yazılım firmaları yazılımlarını tüm dünyaya açarak tüm insanlığın bu yaratıma katkıda bulunmasına izin veriyor.
Bugün aman fikrimi kendime saklayayım devri değil. Bugün “Fikrimi daha çok insanla nasıl geliştirebilirim devri”.
3.Kodlama bilmeyenin ya da kodlama hakkında bilgisi olmayanın geleceği de yok. Nokta.
4.İngilizceye ana lisanımız gibi hakim olmalıyız.
İngilizce bilmeyenin tüm bu bilgilere, kaynaklara birinci elden ulaşması imkansız.
5.Üzgünüm. Robotlar geliyor.
Evet robotlar kas gücü ile yaptığımız işlerimizin hepsini elimizden alacak. Çünkü mızlanmazlar, hasta olmazlar, gece-gündüz çalışırlar. Buna üzüleceğimize sevinmemiz lazım. Vücudumuzla, bizi yoran işleri elimizden alacaklar. Ama pek çok da yeni iş olanağı açılacak bu sayede. Kas gücümüzü kullanacağımız işler devri kapandı. Bizim, insanlar olarak beyin gücümüzü çalıştırıp, aklımızla önde olacağımız işlere yönelmemiz lazım.
Gelecekte alın teri değil, akıl teri söz konusu.
6.Gelecekte öğretme olmayacak, mentorluk olacak.
Bilgi var, bilgi neredeyse sonsuz. Önemli olan doğru bilgiye, doğru yönlendirmeyle ulaşabilmek. Öğretmenin görevi özelliklerine göre öğrenciyi parlatabilmek.
7.Eğitim kişiselleştirilebilecek.
Endüstri 3.0, otomasyon devri kapandı. Endüstri 4.0 geldi. Devir Dijital. Bu devrin özelliği kişiselleşebilmek. Çocuklarımızın özelliklerine, yönelimlerine göre kişisel eğitim alabilecekleri bir çağdayız.
8.Tüm bilgiler, tüm eğitimler, çocuklarımızın kişiliği ile özdeşleşmezse boşuna.
Takım çalışması, iletişim becerisi, yaratıcılık, eleştirel düşünme, azim, öğrenme becerisi gibi 21. Yüzyıl becerilerini unutmamalıyız. Bu becerileri edinmeleri için her türlü fırsatı değerlendirelim.
9.Hep söyleniyor, yine söyleyelim; Çocuklarımızın sahip olacağı meslekleri şu anda bilmiyoruz.
Bundan 6 sene önce Sosyal Medya Uzmanlığı diye bir meslek var mıydı? Yoktu. Çocuklarımızı bir konuda uzman ama pek çok konuda da bilgisi olacak şekilde yetiştirmeliyiz.
Sözün özü, HAYAT BOYU ÖĞRENMEYE DEVAM.
Anneler ve mentorların buluşma noktası www.i-mom.org
Eğitimle ilgili birkaç yazımız için
Çocuklarımızı doğru yetiştiriyor muyuz? tık tık.
Üniversite seçerken nelere dikkat etmeli? tık tık.
Üniversitede ne okumalıyız? derseniz tık tık.
Çocuklarımız ve gençlerimiz gelecek için ne yapmalı? derseniz tık tık.
Gelecek için hangi beceriler önemli derseniz tık tık.
Öğrenme ve not tutma ile ilgili bir başka yazı için tık tık:
Öğrenmede başka bir yöntem daha, bir başkasına anlatın. Bu konudaki yazı için tık tık
Öğrenmek ve kendini geliştirmek için bir bakış açısı için tık tık
2010 yılında yazdığım eski ama eskimeyen online eğitim yazısı için tık tık.
Öğretmenlikten Koçluğa 21. yy Manifestosu tık tık.
Öğreniyorum ve öğretiyorum, öyleyse varım tık tık.
Bugün bir okulun değil, geleceğin kapısından adım atıyorsunuz, tık tık.