Teknoloji, evet ama hangi yaşta ve ne ölçüde?
Steve Jobs’un çocuklarının eline Ipad’i vermediğini biliyor muydunuz? New York Times muhabiri Nick Bilton ‘Çocuklarınız Ipad’e bayıldı herhalde?’ diye Steve Jobs’a sorulduğunda ‘Henüz ellerine vermedik, evdeki teknoloji kullanımında limitlerimiz var’ demiş. Övünerek tüm dünyaya tanıttığı bu teknolojik oyuncağı kendi çocuklarına vermemişti.
Özellikle Silikon Vadisi’nde teknoloji guruları çocuklarını teknolojiden uzak yetiştiriyor. Onları Los Altos’da Waldorf School adında teknolojiden uzak, bilgisayar kullanılmayan bir okula yolluyorlar. Bu okulda çocukların hayatı yaşayarak öğrenmeleri teşvik ediliyor.
Yine 5 çocuk sahibi olan 3D Robotics firmasının sahibi ‘Karım çocuklarıma teknolojik aletleri vermiyorum diye bana faşist diyor. Ama ben teknolojinin tehlikelerini kendim görmüş biri olarak bunu çocuklarıma yaşatmak istemiyorum.’ diyor.
İnteraktif ekran zamanı yani Ipad veya bilgisayar ile geçirilen zaman ile ilgili yapılan bazı araştırmaları sizlerle paylaşmak isterim:
– Japonya’da 2000 anaokulu ve ilkokulda yapılan bir araştırmada sadece 30 dakika bilgisayar kullanımı veya oyunun uyku problemlerine ve gün içinde aşırı yorgunluğa yol açtığı görülmüş.
– Başka bir araştırmada aşırı TV seyretme, aşırı bilgisayar-ipad oynamakla kaşılaştırılmıştır. Her ikisinin de derin uyku uyumakta zorlanmalar ve sözel hafızanın zayıflamasına yol açtığı görülmüştür. Ama bilgisayar oyununun TV seyretmeye göre daha fazla etki ettiği de saptanmıştır.
– Kavramsal gelişim ile ilgili bir başka araştırma ise çocukların 10 yıl önceki çocuklara göre yaşlarının 3 yaş gerisinde olduğunu ispatlamıştır. Ekranla daha az temas eden çocuklar akademik ve sosyal hayatta daha parlak çocuklar olarak görülmüştür.
Çocuklarımızın yaratıcılıklarını, hayal güçlerini, iletişim becerilerini teknolojiden değil, sosyal hayattan alacakları apaçık ortada.
Bizler 80’lerde, 90’larda çocukluğunu geçirmiş bir nesil olarak oyunla, kendi ürettiğimiz oyuncaklarla, sokaklarda, bahçelerde, apartman avlularında arkadaşlarımızla büyüdük. Yeri geldi kavga ettik, yeri geldi ağladık, yeri geldi güldük.
Çocukluğunda eski kitaplarını ya da evde kendi yaptıklarını sokakta satmamış olan var mı? Kendi aramızda gruplaşıp, iş bölümü yapar; biri yere serilecek örtüyü getirir, biri parayı ayarlar, biri reklamdan sorumlu olurdu. Al sana bir girişimcilik öyküsü.
Bizler hareket ederek, ellerimizi kirleterek, yaratarak, sosyalleşerek, empati kurarak, oynayarak, gülerek öğrendik. Fena da olmadık sonuçta.
Teknolojik oyuncaklara ben de bayılıyorum. Ama çocuklarımın ayakları yere sağlam basan, problem çözebilen, kavramsal gelişimleri yaşında, iletişim kurabilen, yaratıcı, girişimci bireyler olmasını daha çok istiyorum. Bir daha herhangi bir ortamda çocuğumuzun eline Ipad’i vermeden 2 kere daha düşünelim derim. Onun yerine çocuğumuzla oynayabiliyorsak, dışarı çıkıp, top peşinde koşabiliyorsak daha güzel değil mi?
O hayran olduğumuz Steve Jobs bile vermediyse, biz niye sürekli Ipad verelim ellerine? Şu anda bu kısıtlamalara kızabilirler ama eminim, ileride bize bunun için teşekkür edecekler.
Teknoloji bir araç olmalı, amaç değil.
Bahar Anahmias, the mom