Robotlar geliyor.
Bu kaçınılmaz.
Bu aralar nereye başımı çevirsem robotlarla ilgili bir yazı karşıma çıktı.
“Robotlar işimizi alacak mı?”
“Amerika’da robotların en çok olduğu eyaletler hangileri?”
“Yaşlı nüfusun çok olduğu Japonya’da robotlar huzur evlerinde iş başında.”
Whatsapp grubumda da bu tartışılmaya başlayınca “Tamam,” dedim. “Benim robotlar hakkında yazmam lazım.”
Black Mirror hakkında bir diziden bahsetmiştim önceki yazılarımda.
Her bölümünde korkutucu derecede gerçekçi bir bilim kurgu fikri ortaya atılıyordu.
O bölümleri seyrettikten sonra “Olur mu canım?” diye eşimle birbirimize bakıyorduk.
Ama sırasıyla olanları sıralamak isterim:
- Sony yaşadıklarımızı kaydeden bir lens icat etti. (Black Mirror’da gözlerindeki lenslerle herşeyi kaydeden, ve sonra seyrederek aldatıldığını farkeden çiftler gördük.)
- Çin’de sosyal medya hareketlerine göre puanlama sistemi konuşulmaya başlandı. (Black Mirror’da bir bölümde herkes birbirine çılgınca puan veriyordu ve puanların düşükse hayat kaliten, hayat standardın da düşük oluyordu.)
- Şimdi de ölmüş eşlerin yerine robotlar yapılması. (Black Mirror’da eşini kaybeden bir kadının önce bilgisayarda sanal eşi, sonra da kanlı, canlı biyonik eşiyle ilişkisine tanık olduk.)
Bazen film endüstrisinin bizleri geleceğe hazırladığına inanıyorum. Ya siz?
Dedim ya, nereye dönsem karşıma robotlarla ilgili makaleler çıkıyor.
Isaac Asimov’un robotlarının 3 kuralını hatırlar mısınız?
- Bir robot bir insana zarar veremez ya da zarar görmesine seyirci kalamaz.
- Bir robot birinci kuralla çelişmediği sürece bir insanın emirlerine uymak zorundadır.
- Bir robot birinci ve ikinci kuralla çelişmediği sürece varlığını korumakla mükelleftir.
Robot olayı size daha uzakmış gibi gelebilir. Ama bu konuda ciddi tartışmalar var.
Robotların üretim ağında daha başarılı olduğu söyleniyor. Bir de insanlar gibi duygusal olmadıkları.
Daha güvenli ve etik bir dünya için ne yapılması gerektiği de konuşuluyor.
Eylül 2014’de kurulan DeepMind adında bir oluşumdan size söz etmek isterim. Deep Mind 400 milyon pounda Google tarafından Nörobilim ve AI (Artificial Intelligence/Yapay Zeka) arasındaki etkileşimi anlamak, deyim yerindeyse “kafamızın içinde ne olduğunu keşfetmek” için kurulmuş bir oluşum. Geçen yıl Eylül ayında Deep Mind, Amazon, Apple, Facebook, IBM ve Microsoft ile bir ortaklık kurdu. Amaçlarının güvenli ve etik geliştirme olduğunu söylüyorlar ama bu grubun genel anlamda gelir amaçlı kurulduğunu da söylüyorlar.
Etik ve güvenlik dışında neler mi yapıyorlar?
Amerika’da eyaletlere göre robot çalışanların adetlerini hesaplamaya başlamışlar bile.
Japonya’da yaşlıları hoş tutmak ve onlara bakım vermek için robotlar görev yapmaya başlamış.
Pepper bunlardan biri. Yaşlılar evindeki Japonlar Pepper’la sohbet etmekten ve etkileşim içinde olmaktan çok memnunlarmış.
Palro ise Japonya’da piyasaya sürülen bir başka robot.
yürütme robotu
Yine yaşlılar evinde yürümeye yardımcı robotlardan bir başkası.
Robotlar ne hızla hayatımıza girer bilinmez. Ama AI / Yapay Zeka’nın girdiği kesin.
Kolumuzda adımımızı, kalp atışımızı, uyku kalitemizi ölçen bileklik ya da Applewatch.
Elimizde her sorumuza cevap veren ya da veremeyince “Anlamadım” diyen Siri.
Web’te gezinirken bilgisayarımıza aldığımız cookielerle her adımımızı ölçen algoritmalar.
Bizi önemseyen, yüzümüzü tanıyan Facebook….
Bu makaleyi niye mi yazdım?
Gazete okusak bile neler olduğunun farkında olmadığımızı bildiğim için.
Gazetelerde okumamızı istedikleri şeyleri gözümüze gözümüze soktukları için.
Dünyada neler oluyor farkedelim diye.
Biz yerimizde saysak bile çocuklarımıza yön gösterirken cesur olalım diye.
Bahar Anahmias, I Robot,
Anneler ve mentorların buluşma noktası www.i-mom.org