Site icon Bir Kahve Molası

Özgüven Nedir? Kendi İle Barışık Olmak mı?

Günümüz dünyasında bireyin kendisi ile olan barışını bozan o kadar çok etken var ki.

Kızınız varsa dediğimi daha da iyi anlayabilirsiniz.

7–8 yaşına kadar ailenin prensesi, dünyanın en güzel kızı olan miniğiniz, toplumla etkileşime başladığında, okul yıllarında, dünyanın en güzel kızı olmadığının bilincine varıyor.

Haftasonu okuduğum bir gazetede bir araştırmadan bahsediyordu.

Dove’un tüm Türkiye’de yaptığı bir Güzellik Araştırması’na göre. bugün Türkiye’de kadınların fiziksel özgüvenleri %40’lara gerilemiş durumdaymış. Yani kadınların neredeyse %60’ı kendini güzel bulmuyormuş. Aynı araştırmada mutluluk endeksi de ölçülmüş ve bu aynı kadınların mutluluklarının da düştüğü görülmüş.

Fiziksel özgüven düşünce mutluluk da etkileniyormuş.

Fiziksel özgüven düşünce sosyallik de etkileniyormuş.

Her 10 kadından 6’sı kendini güzel hissetmediği için sosyal ortamlara katılmıyormuş.

Her 10 genç kızdan 7’si ise yemek yemeyi bırakıyormuş.

Nedir bu özgüven? Kimler özgüvenli? Özgüven ile ukalalık arasındaki ince çizgi nerede başlıyor ve bitiyor?

Sevgili Özgür Bolat diyor ki: “Özgüveni yüksek bir insan değerli hissetmek için dış kaynağa ihtiyaç duymaz. “Ben ben olduğum için mutluyum. der.””

Özgüvenin 3 ana unsuru varmış: Değerli hissetme duygusu, Ben yapabilirim duygusu ve Gelişim.

Pekiii, nasıl bu duyguyu çocuklara vereceğiz?

Sizce “Kırmızı elbisenle çok güzel olmuşsun” dersek değeri neye veriyoruz?

Elbiseye mi, kızımıza mı?

“Matematikten 90 aldın. Bravo akıllı oğluma” dediğimizde değer nereye gidiyor?

Akıllı olmasına mı, çocuğumuza mı?

Ya “Biraz zayıfladın mı sen? Çok güzelsin.” dediğimizde?

Zayıf olmazsa değersiz olduğu duygusu yaratılmıyor mu? Zayıf değilsek çirkin miyiz?

Çevremizde güzellik kusursuzluk ile eş değer olarak dayatılıyor bize.

Her tarafta ideal vücut ölçülerine sahip kadın modeller, kusursuz dişler, gülüşler, sosyal medyada dolaşan ideal aile resimleri.

Küçük yaşlarda çocuklara özgüven aşılamak daha kolay. Büyüdükçe iş zorlaşıyor. Çünkü akranlarının ve çevrenin acımasız eleştirileri yanıbaşlarında.

Kendi görünüşü ile barışık olan çocuk, arkadaşının “Kulakların da çok büyükmüş” demesiyle kafasını kulaklarına takıyor. Ya da “Bluzunu kotunun dışarısına çıkar istersen, kalçan daha güzel gözükür” diye fikir veren arkadaşının bu sözünden sonra o genç kızda kendi fiziksel görünüşü hakkındaki güveninin seviyesi nerede sizce?

Benim özgüvenim yüksektir. Kendimle barışığım. Kilom yok mu? Var. Dert ediyor muyum? Bazen.

Yine de kendimi seviyorum. Beni ben yapan kilom, gözlerim, güzelliğim, kıyafetlerim, evim, arabam değil. Ben ben olduğum için değerliyim.

Ailem ne mi yaptı?

SEVGİ

Ailem şartsız, koşulsuz her zaman sevgi verdiler. Ne yaparsam yapayım beni seveceklerini biliyordum. İyi ki onlara sahibim.

ÖVGÜ

Beni yerli yersiz övmediler. Evet, bazen akıllı kızımı fazla fazla kullanmış olabilirler o kadar. Açıkçası o da ilerleyen yıllarımda bazı girişimlerimde “Ya başaramazsam?” ı düşündürttü bana. Başaramazsam akıllı etiketimin durumu ne olacaktı? Bunu da aştım.

Ancak yeni yeni, esas başarının ne olduğunu keşfettim. Kendinle barışık olmak, denemekten korkmamak, düşmekten çekinmemek, gerekirse geri çekilmek, gerekirse yolu değiştirmek.

FİZİKSEL GÖRÜNÜŞ

Güzelliğime çok fazla takılmadılar. Fena bir tip değildim. Ama aile içinde “Güzel kızım, muhteşem kızım” sözlerini bana sarfetmediler. Kendimi geliştirmeme izin verdiler. Güzelliğimi ön plana koymadılar.

İç güzelliğinin ve iç değerlerin her zaman fiziksel güzellikten önemli olduğunu bana aşıladılar.

Kendine yakışanı bulmak, vücut tipine göre giyinmek sonradan edindiğim beceriler.

TERBİYE / DAVRANIŞ

Bana terbiye verdiler. Doğruyu, yanlışı, oturmayı, kalkmayı öğrettiler. Büyüklerime saygıyı, otobüste yer vermeyi, karşıdakini dinlemeyi de.

Dik durmak, biriyle tanıştığında selamlaşmak, el sıkışını güvenli yapmak, bir ortama girdiğinde nasıl davranacağını bilmek hep sonradan gözlemle edindiğim beceriler.

SORUN ÇÖZME BECERİSİ

Sorunlarımı çözmeme izin verdiler. Benim için arkadaş sorunlarımı çözmediler. Tartıştıysam, bir problemim varsa beni dinlediler.

Fazla öğüt vermediler. Çözümü kendim bulmam için izin verdiler.

Haklı bile olsam haklısın demediler. Haksızsam haksızlığımı kabul etmemi beklediler. Sözün kısası kendi sorunumu kendim çözdüm.

BAŞARMA HİSSİ

Bana hiç bir zaman ders çalıştırmadılar. Ben istemedikçe ellerinde kitap tutup, bana sorular sormadılar. Kendi kendime çalıştım.

Başarım, ya da başarısızlığım hep kendi eserim oldu. Başarılı oldukça, akademik başarı hoşuma gitti. Daha küçükken kızıma da söylediğim gibi “Başarılı olmanın en zor yanı, hep başarılı olmaya devam etmek zorunda olmandır.”

SEN DEĞERLİSİN VE ÖZELSİN

Kendimde özel olanı bulmama izin verdiler.

Beni programa boğmadılar. Sinemadan, tiyatroya, baleden, piyanoya koşturmadılar.

Sıkılmama izin verdiler.

Kendi güçlü yanlarımı bulmam için bana alan ve zaman yarattılar. O sıkıcı pazar günleri olmasaydı, belki de “Bir Kelime Bir İşlem” seyretmezdim. Ya da bu kadar çok kitap okuyan bir insan olmazdım.

HEDİYE VERME

Beni hiçbir zaman hediyeye boğmadılar. Evet, hediyeler aldılar.

Ama esas hediyeleri bana verdikleri zamandı. Beraber çıktığımız seyahatler, okul sonrası sohbetlerimiz, anne-kız, baba-kız zamanlarımız.

Benim için hiç bir zaman fazla meşgul değildiler.

ÖRNEK OLMA

Kendileri de öz güvenleri yüksek bireyler olarak bana örnek oldular.

İLETİŞİM

Benimle her zaman iletişim içinde oldular. Arkadaşlarımdan, derslerimden, okulumdan, sosyal hayatımdan hep haberleri oldu. Ama sorgular bir şekilde değil. Gözlemle ve benimle konuşarak.

Kendimi değerli hissetmemi sağladılar.

Bu dönemin çocukları biraz daha şanssız.

Ellerindeki aletlerle çok fazla insana ve çok fazla hayata ulaşabiliyorlar.

Bu insanların ve hayatların sosyal medyadaki mükemmelleştirilmiş görüntüleri kendilerini eksik hissetmelerine sebep olabiliyor.

Kapitalist düzen almaya ve sahip olmaya odaklı. Bu nedenle de sahip olduklarının onları daha değerli kılacağını zannediyorlar.

Biz ne yapabiliriz?

Elimizdeki aletleri biraz bırakıp, öncelikle onların gözünün içine bakalım.

Konuşalım.

En önemlisi dinleyelim.

İnanın çocuklar kendi yollarını kendileri buluyorlar.

Yeter ki dinleyelim ve zaman ayıralım.

Bahar Anahmias, the confident one

Bir Kahve Molası

Anneler ve mentorların buluşma noktası www.i-mom.org


Exit mobile version