İyi ki aradığında “Babacım daha sonra konuşalım” dememişim
Biz geçen sene eşimle babalarımızı kaybettik.
Mevlütte ufak bir konuşma yaptım.
Anne ve babalarımızla zamanımız kıymetli, keyifle geçirmek, kıymetini bilmek çok önemli. Bir kere de burada anmak isterim babamı.
“Dün gece babamı kaybettik.
Son bir aydır bir sürü tanıdığımın anne ve babasının kaybına şahit oldum. Bazıları anne ve babasının hakkında bir iki cümle söyledi. Ben de hem babamı anmak hem de belki babam da duyar diye duygularımı dile getirmek istiyorum.
Şimdiye kadar ilk kez bu kadar çok sevdiğim, bana bu kadar yakın birini kaybediyorum.
İki gündür babamın tanıdığım ve tanımadığım bir sürü yakını beni arıyor.
Bazılarının çocukları babama dede diyormuş.
Bazıları babama abi, baba diyormuş.
Bazıları 70 senedir hemen hemen her ay görüştüklerini söyledi.
Bir yandan ağladım, bir yandan onları dinledim.
Hepsi çok üzgün, ama hepsi aynen şu sözleri söyledi bana “Muhterem ve bilge bir insandı, onu çok severdik, bizde iz bıraktı.”
Ben hep yakınını kaybeden insanlara yolu ışık olsun derdim.
İşte o zaman ışık olmak lafını anladım. Demek ki babam hayattayken de bir sürü insana ışık olmuş.
Hepimiz aslında ışığız. Bazen ışığımızı kıssak da, ya da yansıtmak istemesek de biz ışığız.
Küçükken gözlük takardım, hep çok kitap okudum, babam da beni profesör kızım diye severdi. Yetiştirilmemizle ilgili her şeyi annemize bırakmıştı. “Anneniz çok iyi bir anne” derdi. Ama beni duyuyorsa ben de ona şu sözleri söylemek isterim. “Sen de çok iyi bir baba oldun, başka bir babam olsun istemezdim.”
Matematiğe, eğitime çok düşkündü. Babamın dün arayan bir arkadaşı gençliklerinde dedemin onları karşısına oturtup matematik problemleri sorduğunu anlattı. Babamın 70 senelik bir arkadaşıydı. 2 – 3 hafta önce görüştüklerini söyledi. Çok üzülmüştü. Bizleri çok sevdiğini, çok hayırlı evlatlarım var.” dediğini anlattı.
Okumayı, meslek sahibi olmayı çok önemserdi. Kendisi de mühendisti. Abilerinin hemen hepsi de doktor ve mühendisti. Benim de bu okuma ve öğrenme tutkumun ondan geçtiğini düşünüyorum.
En son İzmir e dönerken “Gitme baba” dedik. Ama gitti. İkna olmadı. Belki gitmese farklı mı olurdu bilmiyorum.
Son aylarda haftada bir kaç kez telefonda uzun uzun onunla konuşuyordum. İşten eve dönerken arabada çok vaktim oluyordu. Çeşitli hikayeleri, okuduklarımı, hayatımdan bazı anları onunla paylaşıyordum. Bu telefonları çok sevdiğini söylüyordu. İyi ki de daha çok konuşmuşum, iyi ki de beni aradığında “Babacım daha sonra konuşalım” dememişim.
Kardeşimle cüzdanını açtığımızda bizim ve çocukların çeşitli yaşlardaki resimlerini cüzdanında taşıdığını gördük. Başka bir çantasında da benim 5 yaşındaki resmimi taşırdı. Benden hep yeni resim isterdi. Ben de ona, odasına koysun diye büyük resimler yollardım. Keşke vesikalık yollasaymışım. Bizi hep yanında taşımak istiyormuş meğerse.
Eğer beni duyuyorsa ona söylemek isterim ki
Çok iyi bir baba, çok iyi bir arkadaş, dede, eş, amca oldu. Ayrıca çok da iyi bir mühendistin babacığım.
Dürüst, ailesine çok düşkün, meslek sahibi olmayı önemseyen, insanlarla iletişimi yüksek, insan seven, saygılı, bilge bir insandı. Pek çok kişiye ışığını yansıtmış. İz bırakmış.
Böyle bir babanın kızı olduğum için çok mutluyum.
Ben de onun değerlerini hep yaşatacağım.
Kendi yolumda, ailemi, insanları severek, ışığımı, sevgimi, bilgimi herkesle paylaşacağım. İz bırakacağım. Söz veriyorum.
Rahat uyu babacığım.
Bahar Üner Anahmias