Sömestr tatilinde İsviçre’deydim. Çok sevdiğimiz aile dostlarımızı ziyarete gitmiştik.
Anne de baba da son derece eğitimli, aydın insanlar. Çocuklarını daha iyi bir geleceğe hazırlamak için bu 2017 senesinde İsviçre, Cenevre’ye taşındılar.
Şela Notre Dame De Sion mezunu. 12 yaşında ikizleri var; Maya ve Cem. İkisi de kendine has özellikleri olan harika çocuklar. Benim Lal’imin de çok yakın arkadaşları.
Maya da, Cem de Türkiye’de fransızca eğitim görüyorlardı. Annelerinin fransız ekolünden gelmesi bunda etken diye düşünüyorum.
Şela ve eşi Niso son 2 senedir, çocuklarının vizyonu gelişsin, aydın, eğitimli, donanımlı birer dünya insanı olsun diye taşınmayı düşünüyorlardı. Çeşitli ülkeleri araştırdıklarını ben biliyorum. Sonunda İsviçre’ye ve dili fransızca olduğu için de Cenevre’de karar kıldılar. Amaçları çocuklarını özel okula değil, İsviçre’deki bir devlet okulunda okutmaktı.
1 haftaya yakın onlarla kalırken, fırsatı kaçırmadım ve İsviçre’deki eğitimle ilgili bilgiler de aldım onlardan.
Hem Şela, hem Maya, hem de Cem benim sorularıma cevap verdiler. İşte o sorular ve cevaplar:
Bahar Anahmias: Sevgili Şela, ne keyifli bu sohbet. Teşekkür ederim. Öncelikle sormak istiyorum. İsviçre’ye gelince çocuklar için en zor ne oldu?
Aslında geldikleri zaman pek zorluk yaşamadık. Çünkü İsviçre’de ana dili fransızca olmayan çocuklar için çok güzel bir sistem düşünmüşler.
Ben gelmeden önce araştırma yapmıştım. İsviçre’de özel okullar da var, devlet okulları da.
Ama devlet okulu sistemi çok güçlü. Bizim ülkemizden çok daha güçlü diyebilirim. Devlet okullarında anadili fransızca olmayan çocukların adaptasyon sürecine yardımcı olan bir sınıf var. Öğrenci bu sınıfta 1,5 hatta 2 yıla yakın kalabiliyor. Fransızcayı tamamen öğrenene kadar. Bizim devlet okulunu tercih etmemizdeki en büyük etken buydu.
Özel okullarda böyle bir şey yok. Ben de fransızcayı anadilleri gibi konuşsunlar istiyorum.
Geldiklerinde fransızcayı biliyorlardı ama anadili kadar değil. Dediğim gibi araştırdık ve en iyi devlet okullarından birinin College de la Florence olduğunu gördük. Oraya yakın bir yere yerleştik. Çocukları da sınıfa yazdırdık. Çocuklar ilk önce bu bahsettiğim adaptasyon sınıfına yazıldılar: Classe Accueillante (Welcoming Class) diyorlar. Bu sınıftaki çocukların hepsi yeni yerleşmişti İsviçre’ye, dolayısıyla hepsi aynı zorlukları çekiyordu.
Çocukların hepsi farklı ülkelerdendi; Rus, İtalyan, Danimarka, Afganistan, Hindistan. Hepsinin geldikleri eğitim sistemi birbirinden çok farklı. O yüzden bu sınıftaki öğretmenler herkese birebir, seviyelerine göre yaklaşıyorlardı. Maya ve Cem o dönemde çok rahat ettiler.
Açıkçası 3 aylık bir dönemin sonucunda bizi çağırdılar ve “Artık çocuklarınız normal sınıfa geçebilir” dediler.
Yılbaşından beri normal sınıftalar. İşler biraz zorlaştı. Daha çok ezberlemeleri gerekiyor. Anlamadıkları şeyleri mecburen ezberliyorlar. Ama yaklaşım yine de çok pedagojik.
Cenevre çok fazla expat, çok fazla yabancı olan bir şehir. Çeşitliliğe çok açık bir şehir. Açıkçası ayrımcılık hiç yaşamadık. Tam tersine herkes çok nazik. Bizim ülkemizden tek farkı daha soğuk, daha mesafeli ilişkiler. Arkadaşlıklar da bizim alıştığımızdan daha farklı.
Yine de bütün İsviçre deneyiminin en kolay kısmı okul oldu.
Bahar Anahmias: Peki senin ilgini çeken farklı dersler, keşke Türkiye’de de olsaydı dediğin neler var?
Var. Tamamen çok farklı bir yaklaşım var çocuğa. Çocukları kesinlikle bir yarış atı olarak görmüyorlar.
Biz İsviçre’ye gelirken İstanbul’da TEOG muhabbeti yapıyorduk. Bizim Türkiye’deki okulumuz da çok TEOG odaklı bir okuldu.
İsviçre’nin Farkları şöyle:
Burada her çocuk üniversiteye gidecek diye bir şey yok.
Amaç her çocuğa hayatını kazandıracak bir meslek sahibi yapmak.
Bunun için de ortaokula çok önem veriyorlar. Ortaokuldaki ilgi alanına, başarısına ve karakterine göre 3 alana ayırıyorlar çocukları:
Üniversiteye gitmek isteyen, akademik olan çocukları ayrı bir potaya alıyorlar.
Genel kültür dedikleri birşey var ki, oradan da eğitimci, öğretmen çıkarıyorlar.
Bir de meslek liseleri var.
Üniversite mezunu ve meslek lisesi mezunu arasında tabii ki bir gelir farkı var, ama 2’ye 10 değil. 2’ye 5 gibi. Dolayısıyla burada meslek lisesine gitmek de kötü bir şey değil.
Bahar Anahmias: Sen ne düşünüyorsun bu konuda?
Açıkçası biz onu aşamadık. Sen bana desen ki böyle bir şeyi kabullenir misin? Asla etmem ben.
Bahar Anahmias: Peki ya değişik dersler var mı İsviçre’de?
Evet, çok değişik dersleri var. Cuisine et chimie (Mutfak ve Kimya) diye bir dersleri var. Mutfakta yemek pişirerek kimyasal değişimleri anlatıyor öğretmenler. Şekeri eritiyorlar, karamel yapıyorlar. Tekstil dersleri vardı; kalem kutu yaptılar. Cem ismini öğrenemediğim bir derse giriyor. Tahtaları, demirleri kullanıyorlar, kaynak yapıyorlar, kilit yapıyorlar, bir nevi el işi dersi.
Çocuğun neyi sevdiğini bilmesi için de bir şeylerle karşılaşması gerek.
Matematik ve Fen le zaten karşılaşıyorlar ama sanatçı veya zanaatkar olacaksa bunlarla karşılaşması lazım.
Bahar Anahmias: Ürün dizaynı yapabilir ileride. Materyalleri tanımış oluyor.
Aynen öyle. Tahtayı biçiyor. Metali eğiyor. Tekstille uğraşıyor. Plastik sanatlara eğilimi varsa heykelle uğraşabilir.
Bahar Anahmias: Peki not sistemi nasıl Şela?
Çok not odaklı değil. 6 üzerinden notlar. Ama rahat bir sistem olduğu izlenimine de kapılma. Not almak için çalışman lazım. Kolay kolay not vermiyorlar. Acımasızlar.
Bahar Anahmias: Sistem öğrenme esaslı mı, yoksa takdir, teşekkür vs. böyle birşey var mı?
Takdir ve teşekkür diye birşey yok. Turuncu bir defterimiz var. Bu defter öğretmenin sesi gibi. Herşey oraya yazılıyor. Okula giriş, çıkış, bugün grev var, erken çıkılacak vs. Ya da Cem bugün şu derste güzel birşey yaptı, Maya gol attı vs. Sınav notları da orada. Her 15 günde bir öğretmen küçük bir değerlendirme yolluyor. Defter hep çocuğun çantasında. 15 günde bir de genel değerlendirme yapıyor öğretmen. Günlere de şöyle notlar yazabiliyor “Bugün çok hareketliydi, ya da suskundu.” Bu defterdeki herşeyi çocuk da görüyor.
Bahar Anahmias: Cem ve Maya şu anda ortaokulda. Sonra da lise mi?
Evet. Şu anda ortaokuldayız. Sonra da liseye gidecekler. Umarım Gymnasium olacak bu lise.
Bahar Anahmias: Okul mu seçecek bunu?
Şela Behar:Evet. Ama okul seçiyor derken, burada hiçbir şey “Ben öyle dedim, oldu” değil. Seni çağırıyor okul, çocuğu çağırıyor. “Biz çocuğunuzun şu şu sistemde devam etmesini uygun görüyoruz” diyor. Sen yine de itiraz edebiliyorsun. O zaman da okul diyor ki “Notlarını biraz yükseltmeli, ya da şunu yapması lazım.” Yani sana her zaman bir açık kapı bırakıyor.
Bahar Anahmias: Dün konuşurken Maya uykudan bahsetti, “Uyurken 8 saatte 500 kalori harcıyormuşuz” dedi. Hayatla ilgili dersleri de var herhalde?
Evet, var öyle dersleri. Stres eğitimi almışlar. Stresle nasıl başa çıkılır konuşmuşlar. Nefes nasıl alınır, nasıl verilir konuşmuşlar.
Cinsel eğitim dersi almışlar. Bu derste davranışlarla ilgili bilgi almışlar. “Karşısındakini rahatsız etmemeyi” öğretmek istemişler. Seks nezaketi diye bir şey öğrenmişler. “İstersin” ya da “İstemezsin” kimseyi buna zorlayamazsın gibi. Güzel bir yaklaşımla cinselliği öğretmişler.
Bahar Anahmias: Bu şekilde olması hoşuma gitti. Cinsellik dürtüleri hormonal. Sosyal olarak, beşeri olarak bununla nasıl başa çııkmaları gerektiğini bilmeleri gerekiyor.
Evet, ben de aynen böyle düşündüm. Bunu şiddete dökmeden, baskıya, ısrara başvurmadan yönetebilmek. Bunu doğal birşey olarak kabul etmek. Karşısındakinin isteklerine ve duygularına saygı göstermek çok önemli bir şey.
Bahar Anahmias: Okulların tatilleri nasıl? Çok tatil var mı?
Burada her kantonun tatilleri farklı. Herkes aynı anda çıkıp, izdiham olmasın diye. Yine de önce ekimde bir tatil var. Sonra en büyük tatil Noel tatili. Cenevre’de 2 haftaydı ama Lozan’da 3 haftaydı bu tatil. Şubatta 1 hafta tatil var, Nisanda 1 hafta tatil var, yaz tatili 2 ay; Temmuz ve Ağustos
Bahar Anahmias: Başka neler ilgini çekiyor İsviçre’de yaşamla ilgili?
Ülkenin çok güvenli olması bizim burayı seçerken kriterlerimizden biri olmuştu. Çocuklar çok fazla şeyi kendi başlarına yapıyorlar. Okula kendi başlarına gidiyorlar, dönüyorlar. Öğlen 2 saate yakın bir araları var. Serbestler. O arada eve geliyorlar. Yemek yiyorlar. Bizim üniversitedeki özgürlüğümüz ortaokuldan itibaren var.
Okuldan çıkıp yemek yemeye gidebiliyorlar, parka gidebiliyorlar, alışveriş yapabiliyorlar, şehri gezebiliyorlar. Çocuklara böyle bir özgürlük, böyle bir güven var.
Okulun kapısında güvenlik diye birşey yok.
Okula gidilmediği zaman anne veya babanın gidip gelen turuncu deftere nedenini yazması gerekiyor.
Sonuçta çocuğa bir güven var. Okula kendi iyiliği için gittiğini biliyor çocuk.
Çocuğun karnı ağrırsa, hastaysa, işi varsa okuldan çıkabilir.
Bu en başta bana ters geldi. “Nasıl bir sorumsuzluk bu böyle?” dedim. Ama bunun aslında bir amacı var.
Çocuğa bir sorumluluk vermek için var bu.
Çocuk okula kendi iyiliği, kendi gelişimi için gidiyor.
Öte yandan çocuklar gerçekten şehir merkezinden eve otobüse binerek gelebiliyorlar. Biz onlara güvenince herşeyi yapabiliyorlar. Benim gibi son derece kaygılı bir anne için bile son derece güvenli bir şehir.
Bahar Anahmias: Tüm kuzey Avrupa şehirlerindeki gibi araba seni uzaktan görünce bekliyor. Trafik son derece güvenli.
Evet, basit de bir şehir. İstanbul gibi karışık ve kalabalık değil. Toplu taşıması sistemi çocuklara da çok uygun. İstanbul’da bir okul gezisi olduğunda bir minibüs kiralanır, çocuklar doldurulur. Burada bu tarz geziler için toplu taşıma kullanılıyor. 3–4 yaşındaki çocuklar bile otobüsle gidiyorlar okul gezisine. Hepsinin üstüne sarı bir yelek giydiriliyor. Başlarında 2 kişi. Bir tane ipleri var, hepsi o ipe tutunuyor. Tın tın tın gidiyorlar.
Kompakt bir şehir, güvenli bir şehir Cenevre.
Bahar Anahmias: Türkiye’de ne özlüyorsun?
En çok özlediğim insan ilişkileri. Çünkü biz daha samimiyiz.
Belki de doğru olan buradaki sistemdir. Burada herkesin bireysel alanı çok büyük. O alanın içine girmen çok kolay değil.
Samimi ilişkilerimizi çok özlüyorum.
Kalabalığı özlüyorum. Çünkü nüfus az, bireysel alan da bu kadar geniş olunca, gerçekten ortada insan yok.
Özlediğim tek şey bu.
Daha kalabalık daha gürültücüyüz bizler. Aslında bunu da özlüyorum. Bir lokantada kahkaha atan masa yok mesela. 4 kişilikten fazla bir masa bile yok. Bazen aile toplantıları görüyorum ama bizler hep kalabalık kalabalık gideriz, çoluk, çocuk, arkadaş… Böyle bir neşe yok.
Bahar Anahmias: Başka neler eklemek istersin?
Burada hiç hastalanmadık. Benim oğlum özellikle çok nezle olan bir çocuktur. Küçükken alerjik astımı olan bir çocuktu ve nezle, grip benim korkulu rüyamdı. Biz buraya gelmeden önceki kış 6 kere gribal enfeksiyon geçirdi. Düşün yani.
Nazar değdirmek istemiyorum ama… Hiç hastalanmadık gerçekten.
Çok üşüyorsun, iklim çok soğuk. Kırık geliyorsun eve. Hasta olacağım diyorsun ama geçiyor. Herhalde mikropla karşılaşmıyoruz. Hava çok temiz. İnsan da az. Dolayısıyla insanla temas da az.
Daha sağlıklıyız.
Bahar Anahmias: Peki, sormak istiyorum; sizin Avrupa pasaportunuz olduğu için yerleştiniz, başka türlüsü olabilir mi?
Yok, Avrupa Birliği vatandaşı olman lazım. Çok büyük paralara da olduğunu biliyorum. Yatırım yapmak zorunda değilsin, ev de alabilirsin, bankaya da koyabilirsin. Ama meblağ ciddi bir miktar.
Ya da çalışmaya gelebilirsin. İş bulman lazım.
Cenevre’de fransızca şart mı dersen? Aslında uluslararası şirketlerde bir kariyerin varsa Cenevre’de merkezi olan pek çok şirket var. Gillette var, Philip & Morris var, bayağı uluslararası şirket var. Bir de bankacılık sektörü var tabii. Türk müşterilere yönelik bir bankacılık geçmişin varsa yine iş bulabilirsin.
Bahar Anahmias: Aslında burada kazanıp burada harcamak da daha doğru bir sistem değil mi? İsviçre frankının değeri az değil bizim paramıza göre?
Tabii, dolarla hemen hemen aynı. Burada kazanıp, burada harcamak en rahatı.
Bahar Anahmias: Bu güzel konuşma için teşekkür ederim Şelacım… Seninle sohbet bir keyifti. Bir dahakine de buradaki lise ve üniversite eğitim fırsatları için konuşmak istiyorum. Senin bu konuda İstanbul’da özellikle Fransızca eğitim veren okullardaki öğrencilerle çalışmaların olduğunu biliyorum.
Şela Behar: Tabii… Benim için de keyifti. İster eğitim, ister buradaki yaşamla ilgili okuyucularına, takipçilerine benim emailimi verebilirsin. Bizim yaşadığımız zorlukları yaşamasınlar diye onlara danışmanlık yapabilirim.
Bahar Anahmias: Çok teşekkür ederim. Ben bir sürü soruma cevap aldım, eminim başka soruları olanlar da olacaktır.
Şela’ya ulaşmak isterseniz lütfen öncelikle bana banahmias@gmail.com a email atın. Ben ona iletirim.
Anneler ve mentorların buluşma noktası www.i-mom.org