Daha Az Seçim, Daha Çok Mutluluk
28 Temmuz 2018 tarihli yazımdan alıntıdır.
Beyin her zaman ilgimi çekmiştir.
Eminim sizin de öyle.
Şimdilerde nörobilimci / neuroscientist denen bir meslek var. Gençlerin rağbet ettiği. Beyni inceleyen ve bizlere bilgi aktaran.
Fonksiyonel MR (yani siz hareket halindeyken beyninizde olan biteni gösteren MR) icat edildikten sonra beyinle ilgili de bir sürü bilgi ortaya çıktı.
Son 1 haftada önüme o kadar makale çıktı ki, sizinle paylaşmak istedim.
Mesela Business Insider’da okuduğum bir yazıda Northwestern Üniversitesi’nden nörobilimci profesör Moran Cerf diyor ki: “Mutluluğunuzu belirleyen tek bir faktör vardır. O da arkadaşlarınız. Bu, arkadaşınızı dikkatli seç anlamında demek değil. Arkadaşınızı düzgün seçince daha az karar vermek zorunda kalırsınız demek. Beyin gün içinde karar vermek için bir sürü konuyu gözden geçirir: ne giyelim, nerede yiyelim, nasıl gidelim, ne yiyelim, kiminle yiyelim, gibi soruların her biri bir karar gerektirir. Her karar verme mekanizması ekstra yüktür. Siz önemli kararlara vereceğiniz enerjinizi, günlük basit kararlarla harcamayın.” ve ekliyor Moran Cerf: “Onun yerine kiminle olacağınızı seçin ve ondan sonra diğer seçimleri ona bırakın.”
Tabii. seçeceğiniz insanı da zevklerini, değerlerini beğendiğiniz insanlardan seçmeniz lazım.
Mark Zuckerberg ve Steve Jobs‘un gardrobunda hep aynı kıyafetleri bulundurması hep bu yüzden.
Bir kararı eksik veriyorlar gün içinde. Önemli kararlara ayırıyorlar enerjilerini. Dünya için daha önemli kararlara. Keza Barack Obama da her gün ya gri ya da lacivert takım elbise giyiyormuş. “Benim elbise seçimim dünyayı değiştirmez. Ama her gün dünya ile ilgili başka önemli kararlar veriyorum.” diyormuş. Northwestern Üniversiteli profesör Moran Cerf de dışarıda yemek yerken yemek seçiminde bunu uyguluyormuş. Restaurantlarda her zaman menüdeki ikinci yemeği seçiyormuş. “Bazen harika bir seçim oluyor, bazen de rezalet” diyor Moran Cerf ama onu karar alma zorluğundan kurtaran bir sistem olduğu kesin.
Az seçim yapmanın insan mutluluğu için elzem olduğu da ispatlanmış. Haksız da sayılmazlar. Karı koca olarak çocuklarımıza isim seçerken aile büyüklerinin isimlerinden esinilmesi geleneği bizi rahatlatmıştı açıkçası.
Babaanne ya da anneannenin isminden türetmiştik isimleri. Onlar mutlu, biz mutlu. Yoksa yüzlerce, binlerce isimden bir tanesine karar vermek gerçekten zor.
Karar vermek denince: Hepimiz sade yaşamlar peşindeyiz. Belki de mutluluğun peşindeyiz.
En mutlu olduğum yerlerden biri yazın geldiğimiz Büyükada. Moran Cerf’in bu saptamalarını okuduktan sonra nedenini keşfettim.
Seçenek az. Gündüz hepimiz aynı yerdeyiz. Kulüp. Kimi arasam, kiminle olsam derdi yok. Çünkü tüm arkadaşlarımız orada.
Akşam ise iskele.
Dolabımızda az giyeceğimiz var. Seçim az.
Buzdolabımızda da az yiyeceğimiz. Seçim az.
Dışarıda yemek yesek; ya balıkçıya gideceğiz, ya da balıkçıya.
Bilimadamlarının tesbitine göre en mutlu insanlar sosyal olarak mutlu olanlarmış. Peki arkadaşımızı seçtik. Ona bıraktık kararları. Hiç mi kendi isteğimizi yapmayacağız?
Ona da cevap var: Yapılan araştırmalara göre en çok vakit geçirdiğiniz insanlarla aynı beyin dalgalarına sahip oluyormuşsunuz. Yani korkmanıza gerek yok. Yine sizin istediğiniz oluyor zaten.
Atalarımız yine doğruyu söylemiş. “ARKADAŞINI SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM.”
Ne dersiniz? Daha az karar, daha mutlu bir hayat.
Bahar Anahmias, the less decision, more happiness one
Not: Nörobilimci Moran Cerf‘in sitesine de bir göz atın derim. Hem bu kadar hoş hem de bu kadar karizmatik bir profesörünüz oldu mu okul hayatınızda?
Bir de Barry Schwartz var tabii, işte aşağıda da onun TED Talk’u. Kendisini bu yazıyı yazdığımdan bir kaç sene sonra Brandweek’de dinleme şansım oldu.
Anneler ve mentorların buluşma noktası www.i-mom.org