Site icon Bir Kahve Molası

Çocuklarımızı Biraz Rahat Bırakalım

İki kızım var. İkisini de ben büyüttüm. Aynı ailede.

Ama hem aynılar hem de farklı.

Ben de farklıyım kardeşimden. Eşim de.

Eğitim hayatımızdan, kariyer hayatımıza ve hatta aile hayatımıza kadar.

Peki aileler ne yapıyor da kardeşler bu kadar farklı oluyorlar?

Haftasonunda bir gazetenin ekinde okuduklarım aydınlanmamı sağladı bu konuda. Ekonomist Marco Bertoni ve Giorgio Brunello oturup doğum sıralarına göre kardeşlerin başarı durumlarını araştırmışlar. Dörtbin kardeşten fazlasına bakmışlar. Sonuçlar ilginç.

Dünyadaki 1500 CEO’dan %43’ü ailenin ilk çocuğu. Kardeşler arasında ise ilk çocuk diğerlerine göre %14 daha fazla maaşla işe başlıyormuş. İkinci ve üçüncü çocuklar ise daha mücadeleci ve istediği maaşa daha çabuk kavuşanlarmış.

Birinci çocuklar daha tutkulu, daha dominant, statüko düşkünü; Kardeşler ise daha fazla risk alan, orijinal fikirlere açık, devrimci imiş.

Birinci çocukta kuralları sonuna kadar uygulayan ebeveynler, ikincide kuralları gevşetiyormuş.

İkinci çocuklar da daha çok evde abla ve abinin kurallarına göre daha serbest büyüyorlarmışlar.

Toplumsal kurallar yerine ahlaki ve etik kurallar üzerine büyüyen çocuklar daha yaratıcı oluyormuş.

Adam Grant’e göre fiiller yerine sıfatlarla konuşulan çocuklar daha çok şey başarıyormuş. İkinci ve üçüncü çocuklarda da bunu başarıyormuş aileler.:

“Kopya çekmeyeceksin” yerine “Kopyacı olma”

“Ne kadar yaratıcı çizmişsin” yerine “Ne kadar yaratıcısın”.

Bahar Anahmias

Konuşmalarımıza dikkat edelim.

Bir de çocukları sürekli meşgul etme konusu var. Hadi piyanoya, hadi tenise, biraz da satranç, hadi, hadi, hadi…..

Ne yapıyoruz? Nereye koşuyoruz? Ne yetiştiriyoruz? Süper insan mı? Süper insan kimdir? Aman geri kalmasın. Aman arkadaşları ne yapıyor, benimki de yapsın.

‘Ben çok doldurmuyorum ki programını. O jimnastik istiyor, ben de piyano çalsın istiyorum, arkadaşları ile de satranç kursunda buluşabiliyor, matematik kursu da derslerine yardımcı oluyor. Hepsine zamanımız var.’

“Ben küçüğü futbola götürüyorum, eşim de büyükle drama kursunda.”

Etrafımız sanatçı, sporcu, yetenekli bir sürü çocukla çevrili. Hele hele ikiden fazla çocuğunuz varsa vay halinize. O zaman anneanneler, başka çocukların anneleri de bu resmin içine giriyor. Programı başka türlü yetiştirmek kolay değil çünkü.

Peki ama neden?

Ben şahsen, çocuğumun mutlu, tatminli ve hayat başarısı olan bir birey olmasını istiyorum. Nokta.

Yine Adam Grant diyor ki: ‘Bu tür yetenekli çocuklar, evet piyano çalıyor, bir kaç yabancı dil konuşuyor ama özgün olmadıkları için geri kalıyorlar. Her zaman ebeveynleri tarafından onaylanmak ve öğretmenlerinin hayranlığını kazanmak için çabalıyorlar. Mozart’ın eserlerini çalabilirler ama kendi eserlerini yaratabilirler mi? Bilimle ilgilenip, mevcut bilim eserlerine tüm enerjilerini harcayabilirler ama kendileri yeni bir sistem geliştirebilir mi?”

Tüm bu soruları soralım. Ve karar verelim.

Çocuklarımıza ne yapıyoruz?

Biraz rahat bırakalım mı onları? Yaratsınlar, geliştirsinler, takım kursunlar, büyüsünler.

Kendileri seçsinler yapacaklarını. Başladıklarından vazgeçmesinler, pes etmesinler.

Ama çok da doldurmayalım hayatlarını.O aktiviteden, o aktiviteye koşturmayalım çocukları.

“Anne bugün ne programım var?” demesinler.

“Anne, ben sıkıldım. Ne yapayım?” demesinler.

Biraz sıkılsınlar. Kendi kendilerini oyalamayı becersinler. Yapabilsinler. Yaratabilsinler. Yaparlar zaten.

Yanlış yapmamaya çalışalım. Başka ailelerinin yanlışlarından da öğrenelim.

Bahar Anahmias, the mom

Anneler ve mentorların buluşma noktası www.i-mom.org

Exit mobile version