Site icon Bir Kahve Molası

Çocuğunuz İstediğiniz Gibi Davransın İster miydiniz?

Anne ve baba olmanın kesinlikle bir okulu olmalı.

Bazen ebeveynlerimizin doğrularını izleyip, yanlışlarını yapmayalım diyoruz.

Bazen de kendimizi koyverip, sinir krizi geçiriyoruz. Bağırıyoruz. Kızıyoruz. Belki de çocuğumuzu dövüyoruz.

Daha önce restoranda sinir krizi geçiren çocuğunu susturamayan anneye burun kıvırırken, şimdi kendini yerlere atan küçük kızımıza şaşkınlıkla bakıyoruz.

Ya oyuncakçıda istediği oyuncak için inatçılık eden miniğe ne demeli?

Her gece yatmamak için direnen 12 yaşındaki oğlumuz?

Kardeşiyle saç saça, baş başa kavga eden kızımız?

Ödevini zamanında yapmayan oğlumuz?

Ya da müziği sonuna kadar açarak tüm evi ayağa kaldıran ergenimiz?

Keşke hep olgun, hep tutarlı, hep doğru davransalardı, değil mi? Böyle bir dünya var mı sizce?

Yine de bazen bu işin bir formülü olsa diyorsunuz, değil mi?

Bugün size müjdeyi veriyorum: İşe yarayan sistemler, stratejiler var. Evet, yanlış duymadınız. Yale Üniversitesi‘nden Alan Kazdin bu stratejiyle 1,000 lerce çocuğun davranışını pozitif yönde değiştirdiklerini söylüyor. Hem Yale Çocuk Gelişim Merkezi‘nde yaptıkları çalışmalarda, hem de ailelerle yaptıkları çalışmalarda bu stratejilerin çok yararını görmüşler.

ANAHTAR STRATEJİ

Hoşlanmadığınız davranışın tersini bulmak.

İnsanoğlu, yapısı gereği, güzeli değil hatalı olanı bulmaya daha yatkındır. Bizler de ister anne, baba kimliğimizle, ister eş kimliğimizle olalım, partnerimizde ya da çocuğumuzda hatalı bir davranış görünce, hemen müdahale eder, bazen kızar, bazen de ceza veririz. Peki, bu davranışımız istenmeyen davranışı geçirir mi? Uzmanlar diyor ki “Hayır.”

Örnek vermek gerekirse; Eşiniz akşamları yemekten sonra kanepeye kuruluyor, tv kumandası elinde kanal kanal geziyor. Çalışan anne olsanız da olmasanız da, yoğun bir günün ardından tüm ev işlerinin size kalması, ardından çocukların ev ödevi vs. derken sinirleniyorsunuz ve önce kibarca:

“Canım, masayı kaldırmama yardım eder misin?”

“Bir dakika haberleri izleyeyim, yardım edeceğim.”

Tabii, siz tezcanlılığınızla haberler bitmeden çooktan masayı kaldırmış, bulaşık makinesine koymuş, hatta eşinize kahve yapmış, az sonra çocukların dersi, bir de banyoları vs. diye düşündüğünüz için dırdırlanmaya başlıyorsunuz: “Ne olurdu bir tabak kaldırsan şu masadan? Eline mi yapışırdı? Zaten sonra da çocukların dersleri ile uğraşacağım.”

Sizce bu davranış, eşinizin bir sonraki gün size yardım etmesini sağlar mı? O gün belki. Peki ya ertesi gün?

Üniversiteler bu konuda araştırmalar yapmışlar.

Sızlanarak, dırdırlanarak, ceza vererek kınadığınız davranışlar sonucunda karşınızdaki kişi kısa süreli olarak istenen davranışı gösterse bile, o güzel davranışın kalıcılığı olmuyormuş.

Aynı şey çocuklar için de geçerli. Kızmak, sinirlenmek, ceza vermek, bağırmak, hatta bazen kendinize hakim olamayarak ufak bir şaplak atmak çocuklarda istenen davranışı sağlamıyormuş. (Dövmenin yanlışlarını da bir ara konuşuruz)

Yapmanız gereken tam tersi. Yani “Beğenmediğiniz davranışın tersinin avcısı olmak.”

Mesela Çocuğunuz kardeşi ile kavga mı ediyor? O sırada kızmak, sinirlenmek yok. “Bıktım sizden, kardeşinle düzgün düzgün oynasanıza.” demek yerine: Kavga etmediği, uslu uslu oynadığı zamanı kollayıp, “Kardeşinle ne güzel oynuyorsunuz. Bravo size.” deyip, hafifçe omzunu da okşamanız gerekiyor.

……………..

Kızınız süpermarkette istediği çikolatayı almadığınız için sinirleniyor. Kızıyor, ağlıyor. O sırada kızmak, sinirlenmek yok. “Çok şımardın, almayacağım. Böyle yapman, ağlaman, tutturman çok yanlış. Tutturursan hayatta almam” demek yerine: Başka bir süpermarket gezinizde daha çikolata reyonuna gelmeden “Bugün sakin ve olgun bir şekilde benimle alışveriş yapmandan gurur duyuyorum. Büyüdün sen.” deyip, omuzuna hafifçe dokunup, onu övün. Hatta “Eminim tüm süpermarket boyunca böyle kalamazsın” diye de onunla iddiaya girmenizi öneriyor uzmanlar. .

………………….

Kızınız / oğlunuz bir türlü derse oturmuyor. “Hadi derse otur, ödevin bitmedi mi hala?” demek yerine: Masasına oturduğu, ödevini açtığı zamanı kollayın ve “Ödevine zamanında oturman çok güzel. Böylece daha çabuk bitireceksin.” gibi olumlamalarda bulunun ve omuzunu okşayın. Hatta “Eminim, matematiği bir saatte bitiremezsin.” gibi iddiayla da olayı daha da tırmandırın.

……………………….

Ergen oğlunuz / kızınız çoraplarını yere atıyor, saygısızca kapıları çarpıyor, müziği sonuna kadar açıyor, evde sadece o varmış, tüm dünya onun çevresinde dönüyor gibi davranıyor. Sanki tüm davranışları yanlış gibi. Sizin yapmanız gereken doğru bir davranışının avcısı olmak. Kulağında kulaklıkla müzik mi dinliyor? “Hepimize saygı duyduğunu ve müziğini kendi başına dinlediğini görüyorum. Harikasın.” Banyodan çıkarken ışığı mı kapattı? “Ev bütçesine yardım ettiğini görüyorum. Harika bir davranış.” Masadan kalkarken tabağını mı mutfağa götürdü? “Evde sorumluluklarını yerine getirmen çok güzel.”

…………………

Ne kadar küçük olursa olsun, tüm iyi davranışlarının avcısı olun. Özellikle ergen çocuğunuz varsa bu tarz davranışların daha da çok avcısı olun. Omuzuna dokunup, sevgi gösterisinde de bulunmanız da lazım.

Ama konu ergen olunca, dokunma konusunda biraz daha dikkatli olmak gerekiyor. Çocuğunuzun hangi davranışa tolerans göstereceğini yine en iyi siz bilirsiniz.

Stratejiyi anlatabildim mi?

1. ÖNCELİKLE BEĞENMEDİĞİNİZ DAVRANIŞI TESPİT EDİYORSUNUZ. Markette kriz çıkarmak, gece yatağa zamanında gitmemek, arkadaşıyla oyuncağını paylaşmamak vs.

2. SONRA BU DAVRANIŞIN OLUMLU TERSİNİ TESPİT EDİYORSUNUZ. Markette kriz çıkarmak —YERİNE — Markette sakince alışveriş yapmak Gece yatağa zamanında gitmemek — YERİNE — Uyku zamanı gelince odasına gitmek Arkadaşıyla oyuncağını paylaşmamak — YERİNE — Arkadaşıyla sakin sakin oynamak

3.TESPİT ETTİĞİNİZ OLUMLU DAVRANIŞIN AVCISI OLUYORSUNUZ. Olumlu davranışı görünce harekete geçiyorsunuz.

Hadi iyi avlar….

Bahar Anahmias

29 Kasım 2018 / Eski ama eskimeyen bir yazımmm

Exit mobile version